“`html
Çayönü Tepesi’nde Tarih Yeniden Gün Yüzüne Çıkıyor
Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde, tarihi milattan önce 10 bin yıla kadar uzanan yerleşim evrelerine ev sahipliği yapan Çayönü Tepesi, 1963 yılında yapılan yüzey araştırmaları sırasında keşfedilmişti. İlk kazılar, 1964 yılında Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood önderliğinde başlatıldı ve bu tarihi alanda yürütülen çalışmalar, insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.
Hilar köyünün hemen kuzeyinde yer alan Çayönü Tepesi, tarih öncesi dönemde tarıma geçişin ve yerleşik hayata adım atmanın ilk örneklerinden birini sunuyor. Eski adı “Kotaberçem (Çayboyu)” olan bu höyük, göçebe yaşamdan tarıma geçişin izlerini taşıyor.
1911 yılında güvenlik gerekçesiyle ara verilen kazılar, 2011 yılında tekrar başlamış olup, bu yıl yapılan çalışmalarla bölgedeki kesintisiz yaşam süreci detaylı bir şekilde inceleniyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun’un liderliğinde yürütülen bu sezonki kazılara 60 kişilik bir ekip katılarak tarihi geçmişin sırlarını gün yüzüne çıkarıyor.
Doğu Kesiminde Önemli Keşifler Yapılıyor
Doç. Dr. Savaş Sarıaltun, Çayönü Tepesi’nin Türkiye’de sistematik bilimsel kazılar yapılan ilk Neolitik yerleşimlerden biri olduğunu belirterek, daha önce hiç kazı yapılmamış doğu alanında çalışmalara başladıklarını ifade etti.
2025 yılı kazı döneminde, bu bölgede Neolitik dönem yerleşiminin farklı aşamalarını belirlediklerini ve kültür dolgularının yoğunluğunun dikkat çektiğini sözlerine ekledi. Kazılar sırasında geniş alanlara yayılmış yaşam izleri ortaya çıkıyor.
Mayıs ayında gerçekleşen temizleme çalışmalarının ardından, Temmuz ayında ekiplerini genişleterek öğrenci ve uzmanlarla birlikte yoğun bir araştırma sürecine girmiş bulunduklarını aktaran Sarıaltun, kuzeydeki İlk Tunç Çağı alanındaki kazıların da devam ettiğini belirtti. Bu yıl kazı yapılan alanın genişletildiğini vurguladı.
Yapılan kazılarda keşfedilen aletlerden birinin “Çayönü aleti” olduğunu belirten Sarıaltun, obsidiyen malzeme kullanılarak yapılan bu aletin tarih öncesi döneme dair önemli veriler sunduğunu ifade etti.
Çayönü’nde Keşfedilecek Daha Çok Nokta Var
Sarıaltun, Çayönü Tepesi’nde yapılan çalışmalarda bakır işleme izlerine ve çeşitli nesnelere ulaştıklarını belirtti. Bu alanda 14 bakır nesne bulduklarını ve bu sayının artma potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca, farklı boncuk türlerine de ulaşarak bu döneme dair derinlemesine bilgi edindiklerini açıkladı.
9 bin yıllık kültür katmanlarını belirlediklerini vurgulayan Sarıaltun, Çayönü’nün her yıl yeni keşiflerle dolu olduğuna dikkat çekti.
Bulunan nesne ve aletler, bu alandaki ustalığın ve üretim becerisinin yüksek olduğunu gösteriyor. Önemli yapılar ise o dönemdeki yaşam koşulları hakkında değerli bilgiler sunuyor.
Bu bölgenin sadece Neolitik Dönem ile sınırlı kalmadığını, Çanak Çömlekli Neolitik Dönem ve İlk Tunç Çağı katmanlarının da görüldüğünü belirtti. Önceki yıla ait bazı yapılar, yapılan çalışmalarla sınır çizgisi olarak net bir şekilde belirlendi.
Su Kanalı Araştırmaları Devam Ediyor
Kazı alanında bir su kanalına ulaştıklarını ifade eden Sarıaltun, bunun ne tür bir işlevi olabileceği konusunda çalışmaların sürdüğünü belirtti. Yapılan analizlerle bu kanalın atık su kanalı mı yoksa temiz su hattı mı olduğunu anlamaya çalıştıklarını ekledi. Bu alanın Erken Tunç Çağı ve sonrası dönemlerdeki yerleşim yapısını anlamak açısından kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Bu Yıl İki Kat Daha Fazla Buluntu
Bu yılki kazı sezonunun daha verimli geçtiğini dile getiren Sarıaltun, geçen yıla göre buluntu sayısında iki kat artış olduğunu belirtti. Farklı ve geniş alanlarda yürütülen kazılar, Çayönü’nü hem Diyarbakır hem de uluslararası ölçekte önemli bir kültürel miras alanı haline getiriyor.
Çayönü’ndeki kazıların doğusunda yer alan ızgara planlı yapılara dair de yeni veriler elde ettiklerini ve bu yapıların Neolitik Dönem’in izlerini anlamada önemli bir parça olduğunu sözlerine ekledi. Yakın zamanda daha fazla yapının keşfedileceğini söyleyen Sarıaltun, bölgedeki yerleşimlerin yaşam düzenleri ve sosyal yapıları hakkında kapsamlı bilgiler sunacaklarını belirtti.
Odatv.com
“`